En Derin Hayallerimize Ulaşmak: Zihnin Sessiz 1 Gücünü Uyandırma Sanatı

En Derin Hayallerimize Ulaşmak: Zihnin Sessiz 1 Gücünü Uyandırma Sanatı
Hayal Kurmak Bir Kaçış Değil, Bir Hatırlayıştır
İnsan, hayal kurmayı çoğu zaman gerçeklerden kaçmak sanır. Oysa hayal kurmak, özümüzü hatırlamanın en saf yoludur. En derin hayallerimiz; bize kim olduğumuzu, neden burada bulunduğumuzu ve neye doğru yürümemiz gerektiğini fısıldayan içsel pusulalardır. Bastırıldıklarında huzursuzluk, görmezden gelindiklerinde yorgunluk, ciddiye alındıklarında ise anlam üretirler.
Modern dünyanın gürültüsü içinde çoğu insan hayallerini “mantıksız”, “geç”, “zor” ya da “imkânsız” etiketiyle susturur. Oysa bilim, psikoloji ve nörobilim bize şunu söylüyor: Zihin, inandığı ve duygusal olarak bağlandığı her hedefi mümkün kılacak yollar üretir.
En Derin Hayaller Nereden Gelir? (Ve Neden Israrcıdırlar)
En derin hayaller geçici heveslerden farklıdır. Onlar kolay kolay sönmez. Zaman geçse de, koşullar değişse de, insanın içini hafifçe sızlatan bir “keşke” olarak kalırlar. Bunun nedeni şudur:
-
Bu hayaller bilinçdışından gelir
-
Kimliğimizle ve değerlerimizle bağlantılıdır
-
Bastırıldıkça daha güçlü geri dönerler
Carl Jung’un dediği gibi:
“Bilinçdışında bıraktığınız her şey, kader olarak karşınıza çıkar.”
Yani hayallerini duymayan bir insan, çoğu zaman aynı döngüleri tekrar eder. Aynı ilişkiler, aynı iş tatminsizlikleri, aynı iç sıkışmalar… Ta ki hayal yeniden kapıyı çalana kadar.
Zihin Hayali Gerçekten Ayırt Edemez mi?
Nörobilim burada devreye giriyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; zihin, güçlü duygu içeren bir hayali gerçek bir deneyimden ayırt etmekte zorlanıyor. Bu nedenle:
-
Hayalini netleştirdiğinde
-
Onu zihninde canlandırdığında
-
Duygusal bağ kurduğunda
beyin, o hayali gerçekleşmesi gereken bir hedef olarak kodlamaya başlıyor. Sinir ağları yeniden yapılanıyor, farkındalık artıyor ve fırsatlar daha görünür hale geliyor.
Bu yüzden bazı insanlar “şanslı” gibi görünür. Aslında şanslı değil, zihinsel olarak hizalanmışlardır.
En Derin Hayallere Ulaşmanın Önündeki Görünmez Engel
Çoğu insanın sandığının aksine engel dış koşullar değildir. En büyük engel şu cümlelerde gizlidir:
-
“Benim için artık geç.”
-
“Ben o kadar yetenekli değilim.”
-
“Önce başkaları…”
-
“Ya olmazsa?”
Bu cümleler öğrenilmiş sınırlardır. Aileden, toplumdan, geçmiş deneyimlerden bilinçdışına yazılmış iç seslerdir. Ve iyi haber şu:
Öğrenilen her şey yeniden öğrenilebilir.
Hayaline Giden Yol: Küçük Ama Bilinçli Adımlar
En derin hayaller bir anda gerçekleşmez; ama her gün biraz daha yaklaşılır. İşte etkili bir yol haritası:
1. Hayalini Yazıya Dök
Zihinde kalan hayal bulanıktır. Yazılan hayal netleşir.
2. “Nasıl”ı Değil, “Neyi” Netleştir
Zihin yolu bulur. Sen yönü göster.
3. Duyguyu Sahiplen
Gerçekleşmiş gibi hisset. Beyin bu hissi sever.
4. Kendinle Kıyasla
Başkalarıyla değil, dünkü halinle ilerlemeyi ölç.
Son Bir Hatırlatma
Hayaller sana yük olmak için gelmez.
Seni büyütmek için gelir.
Ve sen onları ciddiye aldığında, hayat da seni ciddiye almaya başlar.
Belki bugün sadece bu yazıyı okudun.
Belki de bir şey yeniden uyandı.
İşte o an, yol çoktan başladı.
Bu fiziksel planda her şey bir hayalle başlamış. İnsanın beyni karanlık bir kemikten kutunun içinde saklı ve hiç bir zaman dünya dediğimiz, gerçek dediğimiz hiç bir şeyi yaşamadı. Sadece duyu organlarımızdan gelen sinirsel sinyallere anlam verir. O halde beyin denen bu organın neyin gerçek, neyin rüya ya da neyin hayal olduğuna karar vermesi gereken biziz. Sabahları uyandığınızda çok gerçekmiş gibi yaşadığınız bir deneyimin aslında bir rüya olduğuna karar veren de biz değil miyiz. Ya da bir rüyanın aslında bize gelecekten mesaj verdiğine karar veren de yine biz değil miyiz?
O halde yaşadıklarımızın yorumunu daha önce öğrendiklerimizle yargılamak yerine bize en iyi şekilde hizmet edecek ve sonucundan en çok tatmin alacağımız ve mutlu olacağımız türden kararlar vermeye başlarsak; belki de sadece belki kafatasımızın içindeki o beyin dediğimiz organın hayatın bizim arzuladığımız gibi şekillendiğini kabul etmesini sağlayarak bu hayat dediğimiz deneyimin içinde muhteşem bir rüyayı, inanılması ya da gerçek olması olası değilmiş gibi algılananları daha farklı yorumlayarak yaşamayı sürdürebilir miyiz? Ne dersiniz?
Bence; bu denemeye değer. Her an, her yerde düşünce dediklerimizi kararlı ve istikrarlı bir uygulama ile değişimi, dönüşümü kendi istediğimiz yöne çevirmek için önce bunun nasıl bir şey olacağını hayal etmekle başlamamız gerek. Ben buna çoktan başladım. Ve aklıma geldikçe de uygulamaya devam ediyorum.
